İsot
Halk arasında isot (ısı otu), ilmî çevrelerde ise 'capsicum anitum' adıyla bilinen kırmızı acı biber, sevilerek tüketilen ve kültürü yapılan bir bitkidir. Bu bitkinin anavatanının Meksika olduğu söylenmektedir. Azteklerin yedi bin yıl öncesine ait yazılı belgelerinde, bu bitkiden söz edilmesi, bu görüşü desteklemektedir. Kırmızı acı biber Avrupa'ya 15. yüzyılın sonlarında gelmiş, 16. yüzyılda ise kıta ülkelerine ve Osmanlı topraklarına yayılmıştır. Kırmızı biberi en çok tüketen ülkelerden olan Hindistan'a ise, bu bitki 17. yüzyılda Portekizliler tarafından ulaştırılmıştır. Hint ve Meksika mutfağında çok sık kullanılan kırmızı acı biber, ülkemizde en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştirilmekte ve tüketilmektedir.
Kırmızı bibere acılığını veren maddenin ne olduğu her zaman merak konusu olmuştur. 1816 yılında P.A. Bucholtz, bibere acılık veren maddenin organik çözücüler aracılığı ile ayırt edilebileceğini söylemiştir. L.T. Tresh, 1846 yılında acı veren maddenin kristal yapısında olduğunu tespit ederek, adını "capsaicin-kapsaisin" koymuştur. E. Hogyes, 1878 yılında acı hissi veren bu maddeyi biberden ayırt etmeyi başarmış ve kapsaisinin ağız ve mide salgılarını artırdığını keşfetmiştir. 1930 yılında, E. Spath ve E. S. Darling, lâboratuvarda kapsaisini sentezlemeyi başarmışlardır. Kapsaisinin sentetik şekli civamid olarak adlandırılmaktadır.
Kapsaisin, bilinen en acı maddelerden biridir. On yedi milyonda birlik çözeltisi bile, insanda acı hissi uyandırır. Kimyevî açıdan çok güçlü bir alkaloid olan kapsaisin, soğuğa ve sıcağa karşı dayanıklıdır; biberin pişirilmesi veya dondurulması sırasında aktivitesini kaybetmez. Kapsaisin aşırı miktarda alındığında zehirleme özelliği olan bir maddedir. Ancak öldürücü tesirinin ortaya çıkması, çok yüksek miktarda alınmasına bağlıdır. Bir kişinin tüketebileceği biber miktarı, toksik tesirin çok çok altındadır. Kapsaisinin tahriş edici özelliğinden yararlanılarak hazırlanan bazı spreyler, çeşitli ülkelerde sokak hayvanları ve park hayvanlarını insanlardan uzaklaştırmakta kullanılmaktadır.
Kapsaisinin tahriş hususiyetinin midede herhangi bir hastalığa (özellikle kansere) yol açıp açmadığı, kırmızı acı biberin en çok tüketildiği ülkelerden biri olan Meksika'da araştırılmıştır. Meksika Milli Halk Sağlığı Enstitüsü'nden Lopez Carrillo, 234 mide kanserli hastayı, 468 sağlıklı kişi ile karşılaştırarak kırmızı acı biber tüketimi ile mide kanserine yakalanma arasında bir bağlantının olmadığı neticesine ulaşmıştır1. Kapsaisinin tesir mekanizması, sinir liflerinde iletimin engellenmesidir. İnsan vücuduna dağılmış sinir uçları, çevreden aldıkları uyarıları merkezi sinir sistemine iletirler. Uyarının merkezi sinir sistemine taşınmasında rol alan maddelerden biri "P maddesi" isimli moleküldür. Kapsaisin bu maddeye bağlanabilen kimyevî bir maddedir. Bağlanmayla oluşan P maddesi-kapsaisin kompleksi, mesajların sinirler üzerinde iletilmesine mâni olur.
Kapsaisinin yapısının ve tesir mekanizmasının anlaşılmasından sonra, bu madde ile ilgili
çalışmalar giderek artmıştır. The Nutrition Reporter dergisinde yayımlanan bir makaleye göre, 1990-1995 yılları arasında kapsaisin ile ilgili olarak bin üç yüzden fazla makale yayımlanmıştır. Kapsaisinin % 0,025 ve % 0,075'lik kremleri, çeşitli ülkelerde ruhsatlı olarak kullanıma girmiştir.
Kapsaisin klinikte daha çok ağrılı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. klinik çalışmanın sonuçları, kapsaisinin, diyabetik nöropati, osteoartrit, herpes sonrası nevralji, sedef hastalığı ve çeşitli ameliyatlar sonrası görülen ağrılı durumlarda tesirli olduğunu göstermiştir. Kapsaisinin yüzeydeki tesiri, baş ağrılarının tedavisinde kullanılması ümidini ortaya çıkarmıştır. İlk denemeler, kapsaisinin sentetik formu olan civamid'in burun spreyleri şeklinde kullanılmasının migren hastalığının bir çeşidi olan küme baş ağrısının tedavisinde faydalı olduğunu göstermiştir. Kapsaisinin alerjik linitte kullanılıp kullanılamayacağını araştıran Çinli araştırmacıların ilk sonuçları olumludur.
Kapsaisin preparatlarının potansiyel kullanım alanlarından biri de nörojenik mesane hastalıklarıdır. Nörojenik mesane hastalıkları, idrar kesesi ile sinir sistemi arasındaki sağlıklı iletişimin bozulmasından kaynaklanır. Daha çok omurilik yaralanmaları sonucunda ortaya çıkan bu hastalıklarda sık idrara gitme, tuvalete yetişememe ve idrar kaçırma gibi belirtiler görülür. Kapsaisin, bu hastalık grubu içerisindeki spastik mesane hastalığının tedavisinde olumlu neticeler vermiştir. Bu bozuklukta, mesaneden merkezî sinir sistemine, mesane sürekli doluymuş gibi uyarılar gider. Merkezi sinir sistemi de mesane kasının kasılarak mesaneyi boşaltması yolunda uyarılar gönderir. Mesanenin dolu olduğu mesajını ihtiva eden uyaranların oluşmasında P maddesi önemli rol oynar. P maddesi ile kompleks oluşturan kapsaisinin doğrudan mesane içerisine çözelti şeklinde verilerek bu hastalığın tedavisinde kullanılıp kullanılamayacağı araştırılmaktadır. Bu konuda yapılan araştırmaların özet sonuçlarına bakıldığında, kapsaisinin, nörojenik mesaneli hastaların tedavisinde faydalı ve ümit verici olabileceği görülecektir.
Kapsaisin, çeşitli hastalıklar için model olan hayvanlar üzerinde de test edilmektedir. Hayvan deneyleri, kapsaisinin, herpes simplex (uçuk virüsü) enfeksiyonlarının tedavisinde, su hastalığının nükslerinin önlenmesinde, alkol, aspirin ve stresin zararlı tesirlerinden mideyi korumada kullanılabilme ihtimalinin olduğunu göstermektedir.
Kapsaisinin çeşitli hücrelerdeki tesirlerini inceleyen Güney Koreli araştırmacılar, tümör oluşumuna basamak teşkil eden genetik değişikliklere maruz kalmış hücrelerin, programlı hücre ölümüne (apoptozis) sevk edildiklerini, dolayısıyla kanserden korunma açısından kapsaisinin önemli bir madde olabileceğini belirtmişlerdir6. Farklı araştırmacılar tarafından yürütülen lâboratuvar deneyleri kapsaisinin, bir çeşit kan kanseri olan T-hücreli lösemide deri kanseri olan kötü huylu melanomda ümit verici tesirleri olduğunu göstermektedir.

Japonya'daki araştırmacılar ise, kanser oluşmasını tetikleyen mekanizmalardan peroksidasyonunun, kapsaisin tarafından engellendiğini göstererek, kapsaisinin alfa-tokoferol kadar güçlü bir antioksidan olabileceğini belirtmişlerdir. Kapsaisin üzerindeki araştırmalar devam ederken, geçtiğimiz yıl kapsaisine benzer bir madde, kaktüsgillerden Euphorbia (sütleğen) cinsine ait türlerden izole edildi. Kapsaisinin tesirlerine benzer özelliklere sahip bu maddeye, resiniferatoxin ismi verildi. Kapsaisin ile karşılaştırmalı analizleri yapıldığında, resiniferatoxinin hem 1.000 kat daha tesirli, hem de yan tesirlerinin çok daha az olduğu tespit edildi.
Ihlamur
Ihlamur (Tilia / Tilya), ıhlamurgiller (Tiliaceae) familyasından Tilia cinsini oluşturan ağaç türlerine verilen ad.
Boyları 20-30 m’ye kadar ulaşabilir. Büyüklüğü 5-10 cm arasında değişen yaprakları genellikle yürek şeklinde ve çarpık, kenarları dişli ve uzun saplıdır. Sarkık çiçek demetleri sarımsı bir renge ve karakteristik bir kokuya sahiptir. Çok geç açan bu çiçekler (Haziran-Temmuz) kurutularak çay gibi içilir.http://www.drmavinokta.net
Özellikleri:
* Haziran Temmuz ayları arasında sarı beyaz çiçekler açan ağaçlardır.
* Ekseriya ormanlarda bulunursa da birçok türleri süs ağacı olarak, bahçe ve parklarda yetiştirilmektedir.
* Ihlamur bir Avrupa ağacıdır.
* Yurdumuzda da daha çok Kuzey Anadolu’da olmak üzere bulunmaktadır.
* Ihlamur çiçekleri ilkbaharda toplanarak, gölgede kurutulur.
* Çiçekler yapraksız olursa bu daha makbul olup 1. kalite sayılır. Yapraklı ıhlamur çiçekleri ise içerdiği yaprak oranına göre 2 veya 3. kalite olur.
* Ihlamurun diğer bir kullanımı da ağacın kurutulmuş dal ve gövde kabuklardır.
* Ihlamurun çiçekleri olsun ağacının kurumuş kabukları olsun suyla kaynatılarak içilir.
* Ihlamur ayrıca çok bilinen sıcak içeceklerden biridir.
* Kabuklarda da müsilaj vardır.http://www.drmavinokta.net
Faydaları
Grip ve nezleye karşı en etkili silahlarımızdan biri olan ıhlamur, daha başka bir çok derde de deva oluyor. Bu mucizevi bitki ayrıca mide yanmaları, kusma, cilt lekesi ve ciltteki kırışıklıklar gibi pek çok konuda da büyük fayda sağlıyor.
Ihlamur, tek başına kaynatılıp içildiğinde mide şikayeti olanlarda hazmı kolaylaştırır...
Ihlamurun içine biraz kekik, nane ve rezene katarak kaynatıp bu karışımı içerseniz, hem mide yanmalarına hem de kusma türü rahatsızlıklara iyi gelir.
Cildinizde leke mi var? Hemen ıhlamuru suda iyice kaynatıp soğutun. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün, faydasını göreceksiniz.
Aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız, iyi sonuç alırsınız.
Strese karşı, ıhlamur çayı iyi gelir. İçine çok az karanfil atarsanız, hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz hem de sizi sakinleştiren etkisini artırırsınız.
Göz çapaklanmalarında, ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecek, hem de gözünüzü dinlendirecektir.
Ihlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak, saçlarınızın güçlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin.http://www.drmavinokta.net
Bunların yanında ıhlamur kan dolaşımını düzenler. Kabızlıkta da ıhlamurdan yararlanabilirsiniz. Kramplar için de ıhlamurun iyi bir ilaç olduğunu unutmamalısınız.
Sabah aç karnına içilmeye devam edilen ıhlamur zayıflamak isteyenlere bu hususta yardımcı olur. Ihlamurun migren için de birebir olduğu bilinir.
Strese karşı da ıhlamur çayı faydalıdır... İçine çok az karanfil atarsanız hem güzel bir tat elde etmiş olursunuz, hem de sizi sakinleştiren etkisini arttırırsınız.
Ihlamur ayrıca idrar söktürücü, terletici, yatıştırıcı, göğüs yumuşatıcı özelliğe de sahiptir. Ihlamur çiçeği balla karıştırılıp içilirse mide ülserine iyi gelir. Kan dolaşımını düzenler...
Ihlamur Türleri:
Türkiye’de doğal olarak 3 tür bulunur.
* Tilia platyphyllos – Büyük yapraklı ıhlamur
* Tilia rubra – Kafkas ıhlamuru
* Tilia tomentosa – Gümüşi ıhlamurhttp://www.drmavinokta.net
Diğer türler;
* Tilia americana – Amerikan ıhlamuru
* Tilia amurensis – Amur ıhlamuru
* Tilia caroliniana – Carolina Ihlamuru
* Tilia chinensis – Çin ıhlamuru
* Tilia cordata – Küçük yapraklı ıhlamur
* Tilia henryana – Henry ıhlamuru
* Tilia heterophylla – Ak ıhlamur
* Tilia japonica – Japon ıhlamuru
* Tilia mandshurica – Mançurya ıhlamuru
* Tilia mexicana – Meksika ıhlamuru
* Tilia mongolica – Moğolistan ıhlamuru
* Tilia occidentalis – Batı ıhlamuru
* Tilia oliveri – Oliver ıhlamuru
* Tilia x petiolaris – Ağlayan ak ıhlamur
Hibiskus
Hibiskus’un aslında çiçeklerinin kupa yaprakları ve dış kupa yaprakları çay ve natürel ilaç yapımında kulanılır. Taç yaprakları ise kulanılmaz.
Genelikle bir yıllık bir bitki olup boyu 2 metreye kadar ulaşan , çok çatalı otsu bir bitkidirYaprakları gövedeye oturmuş ğç parça ortadaki parçası uzunca ucu sivri dil şeklinde kenarları kertikli koyu yeşil renklidir. http://www.drmavinokta.net
Çiçekleri beyaz veya hafif pemepemsi beyaz geniş kalp şeklinde göbeğe doğru koyu vişneçürüğü rengini alan taç yaprakları beş adet olup vede ortada bir demet sarı dölenme tozluğu bulunur.
Taç yaprağını kavrayan kupa yaprakları açık veya koyu vişneçürüğümsü yeşil renkte olup üzeri tüylü, kalın etli bir yapıya sahiptir vede bunu etrafını çeviren ayrıca 8-12 adet daha ince, küçük dış kupa yaprakları mevcuttur. Çay ve natürel ilaç yapımında bu kupa yaprağı ile dış kupa yaprağı kulanılır diğer kısımları kulanılmaz. http://www.drmavinokta.net
Yetiştirilmesi: Eskiden vatanı Sudan olan bu bitki günümüzde hemen hemen tropik ve subtropik ülkelerde yetişmekte ve hatta Almanya gibi iklimi ılıman olan ülkelerde bile yetişmektedir. Türkiyenin hemen her bölgesinde yetiştirilebileceği kanatindeyim.
Hasat zamanı: Çiçekleri solduktan sonra kupa yaprakları tekrar kapanır ve kurumaya başlar bu zaman toplanır ve kurutulduktan sonra nemde uzak bir yerde porsenal kablarda muhafazaedilir.
Kulanılması:
a-) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Hibiskus yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kulanılmalıdır örneğin: Pekliğe karşı Ravent-, Keten-, Sinameki-, Nane-, Akdiken-
b-) Komisyon E’nin Alman sağlık bakanlığınabağlı olarak çalışan Komisyon E’nin 01.02.1990 tarih ve 22a nolu monografi bildirisine göre hibiskusun tatlandırıcı, renk verici ve aroma verici olarak kulanılabileceği açıklanmıştır. http://www.drmavinokta.net
c-) Afrikada halkarasında müshil yapıcı ve renk verici olarak kulanılır. Ayrıca çok az oranda iştahaçıcı ve iltihapları önleyici özeliği olduğu ileri sürülmektedir. Fakat Afrikada asıl hararete karşı serinletici olarak kulanılmaktadır.
Çay: Bir kahve kaşığı ince kıyılmış, kurutulmuş hibiskus kupa yaprağı demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynarsu doldurulduktan sonra 5-10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.
Yantesiri: Bilinen bir yantesirir yoktur.
Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.
www.drmavinokta.net
Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, fakat karpuz da tatlıdır ve bu da mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içer.http://www.drmavinokta.net Hibiskusun Faydaları:
Ölü hücreleri yenileyicidir.
Kandaki şekeri düzenler.
Yüksek tansiyonu olanlara iyi gelmektedir.
Grip ve öksürükte nefes açıcı olarak kullanılmaktadır.
Böbrek iltihabına iyi gelmektedir.
Kireçlenmeyi önleyicidir.
Yüksek miktarda C vitamini içermektedir.
Havuç Kurusu Faydaları
100 grami 40 kalori içerir. Mineral tuzlar, sekerler, fosfor, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum, demir ve basta A olmak üzere B, C ve E vitaminleri, karaton ve karotin esansi içerdigi için, tek basina bedenimizin günlük gereksinimlerini karsilar. Görme bozukluklari, bas dönmesi, düsük tansiyon, bitkinlik gibi rahatsizliklari iyilestirir. Bronslari açar, kuru öksürügü keser ve bagirsaklari yumusatir. Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor.
Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. http://www.drmavinokta.net
Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.
Havuç suyunun süratle kan yapıcı, kuvvetlendirici, ishal kesici, peklik giderici, mide ve bağırsağın yakın dostu, safra akıtıcı, karaciğeri kuvvetlendirici ve yeri doldurulamayan bir sebzedir.
Mide ve bağırsak kanamalarında da havuç suyu çok faydalıdır.
Havucun, özel şekeri, A vitamini ve bol vitaminleri ile karaciğeri kuvvetlendirdiği kendi kendini tamir imkanı verdiğini, vücuttaki üre asidi, ürat tuzları, benzeri yorgunluk maddelerini, diğer zehirleri idrarla dışarı atıyor.
Havucun, bol A vitamini ile cilde temizlik ve pembelik verip ve gözlerin sıhhatli kalmasını sağlıyor.
Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor.http://www.drmavinokta.net
Unutkanlığa karşı yardımcıdır.
Alzheimer’e karşı önleyici, durdurucu ve tedavi edici olarak kullanılır.
Deri ve akciğer kanserini, kalp krizini önlemede yardımcıdır. http://www.drmavinokta.net
Hareketli sperm sayısını artırıcı sperm oluşum yollarını ve sperm kanallarını açıyor. İktidarsızlığa hem çözüm getiriyor hem de iktidarsızlığa karşı önleyici.
Havuç suyunun önemli bir özelliği yemek borusu ve mide yanmasına karşı olan gücüdür. Mide yanması çekenler için bir bardak havuç suyu bulunmaz bir nimettir. . Alzheimer hastalığına karşı taze sıkılmış havuç suyu kürünün önleyici etkisi yaklaşık %80 dir.
40 araştırma, havuç tüketimi arttıkça kanser riskinin azaldığını ortaya koymuştur. Bunun temel sebebi betakaroten, C ve E vitaminleri gibi antioksidanlar açısından zengin oluşudur. http://www.drmavinokta.net
Hatmi Çiçeği
Hatmi, Ebegümecigiller familyasından, altmışa yakın türü bulunan bir çiçektir.
Özellikleri:http://www.drmavinokta.net
* Haziran Ağustos aylarında pembemsi beyaz renkli çiçekler açan bir bitkidir.
* Genellikle sulak çayırlar ve dere kenarlarında Avrupa, Amerika, Avustralya kıtalarında yer yer bulunan hatmi, ülkemizde de daha çok Marmara ve Akdeniz bölgeleri olmak üzere tüm Anadolu’da yaygındır.
* Faydaları:
* Hatminin kökünden, yaprağından ve çiçeklerinden ilaç elde edilebilir.
* En az 2 yıllık olan bitkinin, odunlaşmamış kökleri sonbaharda topraktan çıkarılır, suyla yıkanarak temizlenir, dış kabuğu soyulur, tam olarak veya parçalandıktan sonra güneşte kurutulur.
* Hatmi yaprakları mayıs ve haziran aylarında toplanır ve tozdan saklı bir yere serpilerek kendi kendine kurumaya terk edilmek suretiyle ilaç maddesi elde edilir.
* Hatminin kurutulmuş kökleri, yaprakları veya çiçekleri soğuk suda birkaç saat bırakılarak içilir. Gargara yapılacak ise kaynatılmalıdır.http://www.drmavinokta.net
* Hatmi yumuşatıcı ve tahriş giderici etkilere sahiptir. Ağız ve boğaz iltihaplarında gastritte, öksürükten ileri gelen solunum yolu tahrişlerinde, cilt yaralanmalarında yumuşatıcı, dolayısıyla tahriş giderici olarak kullanılabilir.
* Boğaza gargara yapılacaksa içine birkaç damla oksijenli su katılması etkiyi daha da arttırır.
* Ayrıca yumuşatıcı etkisi de idrar yolları tahrişinden kaynaklanan ağrılara fayda sağlar.
* Kabız ve haricen basit yaraları iyi edici özelliği tanenden ileri gelmektedir.
Hatmi Çiçeği Kürleri:
1) 20 gr. hatmi çiçeği 1 lt. suda haşlanır ve haşlanmış sudan bronşitte içilir.
1) Boğaz iltihabına karşı hatmi çiçeğinin gargara ve lapası kullanılır.
1) Bağırsak iltihabında bir miktar hatmi çiçeğinin papatya ile yapılan haşlaması ile lavman yapılır.http://www.drmavinokta.net
1) Bir miktar hatmi çiçeği kurutulur ve balgam söktürücü olarak sigara gibi içilir.
2) Kaynatılmış hatmi çiçeği suyu ile dişetleri gargara yapılır.
Hatmi çiçeğinin bu özellikleri modern tıp tarafından da bilinir.
Gül
Kırmızı, pembe, beyaz ve sarı renklerde hoş kokulu çiçekler açan dikenli bir bitkidir. Çok güzel ve hoş kokulu bir çiçek olan gül, cilt bakımı için de çok yararlı ve kullanışlıdır.
Gülün faydaları
Gül suyu, gül macunu ve gül yağı ayrı ayrı kullanılmış. Güllü ilaç tariflerine tıp kitaplarında çok rastlanıyor. Mesela İbn Sina, gül suyunun ve yağının, serinletici etkisinden dolayı ateşli hastalıkları tedavi ettiğini yazmış. Baş bölgesindeki hastalıklarda ve yüksek ateş durumunda gül suyunun vücuda sürülmesini tavsiye ediyor. Gül yağının müshil olarak kullanılmasını da öneriyor ve "İçince boşaltılması gereken maddeleri boşaltır." yazıyor.
Botanikçi ve doktor İbni Baytar, gül suyunun mide bulantısına iyi geldiğini yazmış. İğrenme, öğürme ve kusmayı dindiriyor, mideyi güçlendiriyor, koklayınca baş ağrısını geçiriyor.http://www.drmavinokta.net
Gül macunu mideye iyi geliyor, hazmı kolaylaştırıyor. Balgamı söktüğü, ciğere kuvvet verdiği tıp kitaplarında sık yazılmış. Gül macunlarının en bilineni gülbeşeker ve gülengübin eskiden gece yatmadan önce veya yemek sırasında alınıyormuş.
Gül suyu yaşam kuvveti veriyor: İbni Baytar'a göre gül suyu aklı, beyni kuvvetlendiriyor ve duyuları keskinleştiriyor, yaşam kuvvetini artırıyor. Heyecandan dolayı aşırı kalp atışına da yararlı olduğu saptanmış.http://www.drmavinokta.net
Ruhsal hastalıkları, tedavisinde gül kullanılmış. 15. yüzyılda yazılmış önemli bir tıp kitabı olan Kamaliye'de 'teninun kokusu dayim gül kokusı gibi olması için' denilerek, bir çeşit pudra tarifi veriliyor: Kuru gül yaprakları havanda dövülüp toz haline getirilir ve hamamdan çıkınca, daha beden ıslak iken boyna, göğse ve koltuk altlarına sürülür. Böylece güzel gül kokusu tekrar yıkanıncaya kadar vücuttan çıkmaz. Altıntaş'a göre bu formülün verilme sebebi ruhu tedavi etmek. Açıklaması da şöyle: "Bu koku ruhaniyeti kuvvetlendirir ve kalbi pek safi eyler."
Bayılana, daralana gül suyu ferahlık veriyor: Şimdi baygınlık geçirene kolonya dökülüyor ya, bu alışkanlık aslında gül suyundan geliyor. Eskiden bayılan hastalara gül suyu dökülürmüş. 30-40 yıldır kolonya kullanılıyor. Gül suyunun, ruh kararması anlamına gelen 'yürek kabarması'na da iyi geldiği yine bu kaynaklarda yer alıyor.
Gül suyu, boğaz ve kulak ağrılarını gideriyor.
Göz hastalıklarını tedavi ediyor. Göz kızarıklıkları, göz ağrıları için kullanılıyor.http://www.drmavinokta.net
Cilt hastalıkları için de gül kullanılmış. Dinaveri'nin Kitabü'n-Nebat kitabından: "Gülü kurutup uylukta ve kasıkta çıkan çıbana koysalar fayda eder, eğer yenmiş derin çıbanlara vursalar et bitirir."
Sivilceleri iyileştiriyor: Ediye-yi Müfrede tıp kitabında da kurutulmuş gülün sivilcelere iyi geldiği yazıyor.
Gül suyundan bebek maması: Eskiler gül suyundan bebekler için mama hazırlamış. Doktor Eşref bin Muhamed tarafından 15. yüzyılda yazılan tıp kitabı "Haza'inü's-Saa'dat"ta çocukların sağlığını korumak için mamalarını gül suyu ile hazırlamaları tavsiye ediliyor.
Gül yağı: Osmanlı hekimlerinin 'mübarek yağ' veya 'iksir gibi faydalı yağ' olarak tanımladığı gül yağı bugün kullandığımız gül esansı değil. Eski tıpta kullanılan gül yağı, güllerin uygun bir sıvı yağ içinde bırakılarak (zeytinyağı, bademyağı, susam yağı) özünün bu yağa çıkmasıyla elde ediliyor. Çiçekler, meyveler, kabuklar, kökler gibi yararlı olduğu düşünülen her bitkiden bu şekilde yağ yapılıyor. Bunun için kitaplarda şöyle formüller var: "4 ölçü susam yağıyla 1 ölçü gül yaprağını şişe içine koyarlar. 20 gün güneşte bırakırlar, sonra süzüp kullanırlar."http://www.drmavinokta.net
Yüz temizliği
* Bir kaba 2 yemek kaşığı kil, 3 yemek kaşığı gülsuyu ve 1 çay kaşığı zeytinyağını koyup iyice karıştırın ve koyulaşıncaya kadar iyice kaynatın. Yüzünüzü yıkadıktan sonra bu karışımı göz ve dudağın kenarları lariç cildinize sürün. 5 ya da 7 dakika beklettikten sonra yüzünüzü yıkayın. Bu gül maskesi cildin kirlerini ve fazla yağlarını alıp temizler. Cildi ralatlatır ve besler.
* 4 litre üzüm sirkesi içine 10 avuç kuru gül yaprağını ekleyip karıştırın. 15-20 gün güneşte tutup süzün. Losyon, makyaj temizleyicisi olarak kullanabilirsiniz.
* Üç avuç taze gül yaprağını beş dakika suda kaynatın. Sonra bir çay kaşığı ile döverek toz laline getirdiğiniz ıllamur yaprağından, bir çorba kaşığı taze kaymak, bir tatlı kaşığı süzme bal ilâve edin. lazırlanan karışım krem kıvamına gelinceye kadar kestane unu ilave ederek karıştırın. Cildin parlak, nemli ve güzel olmasını sağlayan bu karışımı yüzünüze sürebilirsiniz.http://www.drmavinokta.net
Cilt bakımı
* Pul pul dökülen kuru bir cilde salipseniz bu görünümden kurtulmak için kurutulmuş gül yapraklarını küçük parçalara bölün, süt, mısır nişastası ve bir parça bal ile karıştırın. 15 dakika beklettikten sonra bu karışımla yüzünüze yavaş yavaş masaj yapın. Bu masaj sayesinde cildiniz kaybettiği nemi geri kazanacaktır.
* Saf zeytinyağının içine 10-15 damla gül yağı koyun vücuda masaj yapın.
* Banyo suyunun içine 11-15 damla gül yağı damlatıp iyice karıştırın, bu karışım lem güzel kokmanızı lem de ralatlamanıza yardımcı olacaktır.
Saç bakımı
* 30 gr. şampuanın içine 12 damla gül yağı koyun ve karıştırın. Saç diplerine masaj yaparak saçınızı yıkayın. Bu maske saçınızı besler, kepeklenmesini önler.
* 4 damla gül yağını saç fırçanıza dökün saçınızı tarayın.
Funda Yaprağı
Funda yapragının faydaları ve funda yaprağı iyi bir böbrek çalıştırıcı ve idrar söktürücüdür. Piyasada bulunan birçok zayıflama çayının içerisinde bulunur. Yemeklerden sonra 1 su bardağı kadar içilirse yağların eritilmesinde yardımcı olur. İdrar yolları enfeksiyonlarında etkilidir
Funda yapragının yararları: İshali keser, idrar söktürür. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Nikriste de faydalıdır. Anne sütünü artırır. Lapası, ağrıları keser. Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi, çıban ve egzamada faydalıdır.
http://www.drmavinokta.net
Böbrek, idrar yolları, sindirim sistemi, karaciğer, safra sistemi, solunum sistemi hastalıkları, prostat büyümesi, vajina akıntısı, ishal, karın ağrıları, gut hastalığı, romatizma, öksürük, soğuk algınlığı, huzursuzluk, yara bakımında, ateş, dalak hastalıklarında, idrar söktürücü olarak,
Böbrek ve idrar yolları taşlarının önlenmesinde, konjunktiva enfeksiyonlarında göz banyosu olarak, ter söktürücü olarak etkisizdir. Kombinasyon bileşeni olarak ise şeker hastalığı, adet şikayetleri, menopoz şikayetleri, sinirsel bitkinlik, hazımsızlık, dolaşım bozukluklarında etkisizdir. http://www.drmavinokta.net
Ekinezya
Asteraceae(Compositae) familyasından otsu, çok yıllık bir bitkidir.Gövdesi kalın ve tüylüdür. Yaprakları uzun ve mızrağımsı olup tepedekiler sapsız alt taraftakiler ise uzun saplıdır.Çiçekleri eflatun renginde ve çok sayıda boru seklinde çiçeklerden oluşmuş konik bir disk seklindedir.
Bilinen Bileşimi : Özellikle immün sistemini desteklemeyle ün salmış bir bitkidir.Beyaz kan hücrelerinin üretimini teşvik ederek immün sistemi destekler. Güçlü antibakteriyel ve anti viral özelliklere sahiptir.
Ekinezyanın Faydaları..
- Soğuk algınlığı, grip, herpes, sinüzit, saman nezlesi, solunum hastalıkları; anti iltihabi hastalıklarda çok faydalıdır.Yapılan araştırmalara göre ekinazya nezlenin 12 klinik septomunu azalttigi bulunmuştur. Nezlenin ilk işaretleri görüldüğünde alınmalıdır.Sık sık tekrarlayan yerleşik müzmin bronşit, Sinüzit de koruyucu olarak da kullanılabilir.Ayrica grip ve kulak enfeksiyonlarında da faydalı olduğu tespit edilmiştir.
- Vücudun savunma hattını virüslere karşı korur.
- Egzama, çıbanlar, kesikler, yanıklar ,sedef, sivilce,yaralar, ülser, kurdeşen v.b deri hastalıklarında büyük derecede iyileşme sağlar.
Ekinezyanın Kullanım Şekli..
Ekinezya Çayı : 1 çay kaşığı bitki1 bardak soğuk suda kaynama noktasına kadar 30 dak. İçinde ısıtılır.

Tavsiye edilen dozajlar..
Koruyucu amaçlı: Ekinezya çayından 3 kere her seferinde 1 – 4 ml olmak üzere günde toplam olarak 3 – 12 ml arası alınabilir.
UYARI : Bilinen bir yan etkisi yoktur. Aşırı dozajlar mide bulantısına yol açabilir. 6 haftadan fazla süre kullanmak tavsiye edilmemektedir. İki hafta ara vermek yeterli bir önlem olabilir. 2 yaşından küçük bebeklerde, tüberkülozlu hastalarda ve romatizmal arterit ve lupus gibi otoimmün hastalarında immün fonksiyonlarını uyardığı için kullanılmaması yerinde bir tedbir olacaktır.
Devedikeni
Devedikeni (Silybum marianum veya Carduus marianus), bileşikgiller (Asteraceae) familyasından bazı dikenli bitkilerin ortak adıdır. Devekengeli, meryemanadikeni, sütlükengel olarak da bilinir.
Yüksekliği 30-100 cm arasında değişen bu bitkinin derin dişli dikenli ve soluk yeşil renkli yaprakları, mor renkli küçük çiçeklerden oluşan sık başçıkları vardır. Meyvelerinin ucunda beyaz renkli bir tüy demeti bulunur. Eşek, deve ve keçilerin sert dilleri ile yedikleri devedikenlerinin toprak üstü bölümleri, iştah açıcı, idrar söktürücü, ateş düşürücü, romatizma ağrılarını azaltıcı etkisi vardır. Meyveleri karaciğer hastalıklarına karşı kullanılır. Körpe gövdeleri de kabuğu soyulduktan sonra çiğ olarak yenen devedikeni bileşiminde karaciğeri koruyucu etken maddeler; flavonolignandan meydana gelen Silymarin, taxifolin, quercetrin, albümin, miisiliaj, sabit yağ ve acı maddeler bulunur.http://www.drmavinokta.net
Deve Dikeni’nin Şifası
Diğer İsimleri : Akkız, Kasna, Eşek dikeni, Kenger otu.
Bilinen Bileşimi : Silymarin, uçucu yağ, tyramin, flavonit, histamin, reçine, amine, albumin,
agmatin, yağ.
Özelkilleri : Mide güçlendirici, iştah açıcı, karaciğeri güçlendirici, kuvvet verici, süt artırıcı, hazmı kolaylaştırıcı, safra akışını düzenleyici.
Önerilen Hastalıklar : İçindeki silymarin maddesi nedeniyle karaciğerin ilacıdır, zehirlenmelerde, sıtma, iştahsızlık, sarılık, alkol etkisiyle burnu ve yüzü kızarmış insanların bu rahatsızlıklarını karaciğerin tahribatını onararak geçirir, güçsüzlük, safra ve karaciğer hastalıkları, idrarda yanma, bulanık ve tortulu idrar, idrarı tutamama, aşırı adet.
Bugün tıbbın aciz kaldığı karaciğer rahatsızlıklarının ilacı bu dikendir. Bunlar bize Horladığımız hiç önem vermediğimiz, çiğneyip geçtiğimiz bitkilerin dahi boş yere yaratılmadığının ve ALLAH’ın sonsuz ilim ve hikmet sahibi olduğunun bir delili olsa gerek. http://www.drmavinokta.net
Kullanım Şekli ve dozu : 1 yaprak, 1 küçük kök yada 3 tutam tohumu 1 litre suda birkaç dakika kaynatarak günde 3 defa yemeklerden önce 1′er çay bardağı içilir.
Faydaları:
* Karaciğer rahatsızlıklarını giderir.
* Sarılık hastalığına şifa verici özelliği vardır.
* Öksürüğü keser.
* Rahim hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
* Varisleri giderir.http://www.drmavinokta.net
* Safra kesesi rahatsızlıklarını geçirdiği gibi, buradaki taşların düşmesini sağlar.
Defne
Yorgunluk, bronşit, uyutucu, mikrop öldürücü, hazım ettirici, spazm çözücü, mide bağırsak gazı söktürücü, idrar söktürücü, nefes açıcı, terletici, hazmettirici ve uyarıcı özelliği vardır. Soğuk algınlığı sebebiyle meydana gelen kırgınlık, romatizma, ağrılarına faydalıdır. Hamilelere yasaktır. Ağrıların sebeplerini doktora baş vurarak muhakkak öğrenin.
Faydaları
Terletir, ateşi düşürür, vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar, Hazmı kolaylaştırır. Sinir ağrılarını (nevralji) dindirir. Yağı bazı merhemlerle karıştırılır. Baharat olarak da kullanılır. Hamileler kullanmamalıdırlar.Anavatanı Asya olan Defne, İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Türkiye gibi Akdeniz kıyılarına sahip ülkelerde fazla olarak görülür. Akdeniz makisinin karakteristik bir ağacıdır.
Yeşil olan hiç dökülmeyen aromatik kokuya sahip yaprakları et, balık, çorba ,balık vs yemeklerde koku vermek için kullanılır. Avrupa'da zeytinyağında konserve edilen mantarların içine mutlaka birkaç defne yaprağı konulur. Defne yağı taze meyvelerden ve yapraklarından elde edilir. Kaynatıldıktan sonra ezilip süzülerek yağı alınır. Tıbbi olarak da kullanılır. Fazla kullanılmamakla beraber meyvesi güzel bir baharattır. Defne sabunu da defne yağından elde edilen bir üründür. Taze meyvelerden ve yapraktan kaynadıktan sonra ezilip alınan yağdan elde edilir. Mikrop öldürücü etkisinden dolayı faydalıdır. Hatay yöresinde halen yapılır ve kullanılır. Gebelik durumunda defne kullanılmamalıdır. Yukarıda açıklaması yapılan, ülkemizin birçok yerinde yetişen Akdeniz defnesi (L. nobilis) dışındaki diğer defne türleri zehirlidir. Defne yaprakları keskin kokusu ile ağızda çiğnenirse ağız kokularını yaraları giderir. Baharlı lezzeti ile sindirim salgılarını arttırır.

ÖNERİLEN KULLANIM ŞEKİLLERİ
*Diş ağrısını dindirmek için 2-3 yaprağını sirke ile kaynatıp dişe gargara yapın.
*100 gr defne yaprağı 1 litre suda kaynatılarak günde 1-2 fincan içilir.
*Meyvesinin iki tanesi dövülür, yenirse sancının her çeşidini keser. Bağırsak ağrısını dindirir. Sonra sebebini öğrenmek için doktora baş vurun.
*Meyveleri idrar söktürücü ve romatizma ağrıları gidericidir.
*Güneşte kurutulmuş meyve ve yaprakları toz haline getirilir. Her türlü zehirli hayvan ısırığı, arı sokmasında faydalıdır.
*Defne sabunundan mikrop öldürücü özeliğinden dolayı cilt mantarlarında, saç dökülmesini yavaşlatmak için kullanılır.
*4 avuç dolusu defne yaprağı 1 kuvvet kaynar suya suya atılarak ılınınca bu su içinde 1 saat oturup banyo olarak da uygulanabilir. Bu banyo soğuk algınlığı sebebiyle meydana gelen her türlü ağrılara ve bayanlarda adet zamanı sancıları ile basit vajinal akıntılarda faydalıdır. Bedeni uyarır zindeleştirir.
*Bitkinin meyvelerinden yapılmış olan defne yağı, bedende anjin, (boğaza haricen sürülür) romatizma, sinüzit nedeniyle ağrıyan yerlere sürülerek rahatlama sağlanır.
*10gr defne tohumları balla macun yapılır. Kaşık kaşık yenir. Baş ağrısına, romatizmaya nefes darlığına iyi gelir.
Defne Çayı : Çay olarak içmek için 5 bardak kaynar suya 2-3 yaprak atılır. 2-3 dakika kaynatılır. 10 dakika beklenir. Yemekten sonra veya yemek araları günde 2-3 fincan içilir.
*Hazmettirici ve uyku için 3 bardak suya 2 yaprak konur 3 dakika kaynatılır. Akşam yemeğinden sonra 1 fincan içilir.
*4 bardak suya 5-10 gr meyve atılır. 1-2 dakika kaynatılır. 10 dakika bekletilir. Günde 3 kere 1 er fincan içilir.
*Anjin, ağız ve yaraları için 4 bardak suya 5 yaprak konur. 3-4 dakika kaynatılır. 5-10 dakika demlendirilir. Gargara yapılır, sinüzit ağrılarının bulunduğu yere kompres yapılır.
*Defne yağı romatizma ağrılarda sürülür.
*Defne sabunu saç dökülmesini yavaşlatır. Deri mantarlarına etkilidir.
*Bir-iki adet taze defne yaprağı fasulye, mercimek, nohut, pirinç gibi kuru yiyeceklerin içine konursa onların kurtlanmalarını önler.
*Et balık yemeklerine güzel koku verir. 2-3 günlükse de bayatlığını alır.
Defne Yağı: Lauri expressum Romatizma ağrılarını dindirici ve vücut parazitlerini öldürücüdür. Ayrıca, saç dökülmesini de önler.
Defne Yaprağı : Folium Lauri Terletici, antiseptik ve midevi etkilere sahiptir.
Çoban Çökerten
Demir dikeni,çakır dikeni.deve çökerten,çarık dikeni de denir.Avustralya kökenli olan bu bitkinin bazı türleri Asya, Afrika ve Amerika’da da yetişmektedir. Tek yıllık yabani bir bitkidir.Yere yatık olarak büyür ve sarı çiçekleri vardır. Bitkideki etken maddler: köklerinde azot, sabit yağlar, alkaloit, resin; sap ve gövdesinde fructose, sucrose, nişasta, meyvelerinde; protein, yağ, diastase, glikosid resin bulunur. Ayrıca carboline saponin, steroidal saponinler bitkiden değişik yöntemlerle ayrıştırılrak elde edilen bitki karışımlarında standart hale getirilir.http://www.drmavinokta.net
Faydaları
Erkeklerde antrapoz belirtilerini azaltıcı
Erkeklerde testesteronu arttırıcı, dengeleyici ve normal seviyesini koruyucu http://www.drmavinokta.net
Erkeklerde sperm sayısı,miktarı ve haraketliliğini artırıcı.
Şeker ve damar tıkanıklığında etklidir.
Böbrek çalıştırır ve taş düşürüdür.
İdarar söktürücüdür.
Cinsel güç arttırıcı.
Vücüt direncini arttırıcı.
Yüksek tansiyonu normal seviyeye çeker.
Kadınlarda yumurtlama problemlerine karşı kullanılılır.
Kullanım Şekli
Çoban çökertenin 30-60 günlük kullanımı tavsıye edilir.
Kurutulmuş yaprak ve çiçek karışımlarından bir tutam alınır üzerine 1 su bardağı kayanmiş su atılır.10 dk demlendirilir. Suzulerek içilir. http://www.drmavinokta.net
NOT: Tansiyonu düşük olanlar kullanmamalıdır çok güçlü tansiyon düşürücü etkisi vardır.
Burçak
Taneleri mercimeğe benzeyen ve hayvan yemi olarak kullanılan, 50 cm boylarında, türüne göre farklı farklı renklerde çiçekler açan bir bitkidir. Müdürmük olarak da bilinir. A ve C vitaminleri açısında zengindir.
Burçağın Faydaları
İdrar söktürücüdür. Kalbi güçlendirir ve kalp hastalıklarına karşı korur. Taneleri isilik ve mayasıla iyi gelir. Unundan yapılan helva zayıf vücutlara kuvvet verir. Cinsel gücü arttırır.. http://www.drmavinokta.net
Burçak Bitkisi Nasıl Kullanılır
Burçak Tohumu kurutulup toz haline getirildekten sonra çeşitli ilaç yapımında, burçak bitkisi de hayvan yemi olarak kullanılır. Ayrıca, lapası ve unu elde edilip tedavi için kullanılabilir. Burçak unu sirke ile karıştırılıp içilirse idrarı söktürür. Lapa haline getirilip kırıkların üzerine sarılırsa iyileşmesini kolaylaştırır. Ezik ve çürükler için de faydalıdır. Tohumlarının fazla miktarda ya da uzun süre kullanılması çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir.http://www.drmavinokta.net
Ayrık Kökü
Diğer İsimleri : Ayrıkkökü, Chiendent, Triticum repens, Agropyron repens
Botanik Bilgi : Buğdaygillerden yabani bir bitkidir. Sarımtırak beyaz renkteki kökü kullanılır, ilkbahar ve Sonbahar aylarında toplanıp, kurutulur.Köklerinde yüksek miktarlarda potar ve şeker vardır.Mekkeayrığı (İdrisotu, Andropogon) denilen çeşidi de, ayrıkotunun özelliklerini taşır. Domuzayrığı (Cynodon dactylon) ise, zararlıdır.
Bilinen Bileşimi : Müsilaj, saponin, şeker, triticin, glikovalin, leviloz, potasyum, demir, silisyum, potar, inozit, inulin, tritisin, manit, provitamin A, vitamin C.http://www.drmavinokta.net
Özellilleri : Diüretik / idrar söktürücü, depüratif / kanı temizleyici, sedatif / gevşetici, ekspektonan / balgam söktürücü, antifebril / ateş düşürücü, antihelmintik / bağırsak kurtlarını düşürücü, koleretik / safra akımını sağlayıcı.
Faydaları :
İltihaplı hastalıklarda rahatlatıcı ve ferahlatıcı olarak kullanılır.
Bu bitkinin idrar söktürücü özelliği yaygındır.
20 gr. Ayrık Kökü bir litre suda haşlanarak çay gibi içilir.Kaynarken içine limon atılırsa daha güzel bir tat verir. Böbrek ve sidik torbasında meydana gelen taş ve iltihapları giderir. Kan tükürmeyi önler.http://www.drmavinokta.net
Albümin’i atar. Nefrit ve Nikris’te de faydalıdır.
Kullanım Şekli ve Dozu : 2 çorba kaşığı kıyılmış bitki 0,5 litre suda 10 dakika kaynatılır. Günde 4 defa birer çay bardağı yemeklerden evvel içilir.
Aspir
Yalancı safran olarak da bilinen Aspir Bitkisi, 80-100 cm kadar boylanabilen, sarı, krem, beyaz, kırmızı veya turuncu çiçekler açan, otsu bir bitkidir. Özellikle aspir tohumu yağ açısından zengindir.
Aspirin Faydaları:
Adet kanamalarını kolaylaştırır. Müshil etkisi ile kabızlığa karşı faydalıdır. Kolesterolü ve kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Başta prostat ve göğüs kanseri olmak üzere kansere karşı da koruyucudur. Vücutta biriken fazla yağı eriterek kilo vermeyi kolaylaştırdığı gibi yağ dokusunun enerjiye ve kas dokusuna dönüşmesine de katkıda bulunur. Ayrıca, kas dokusunu ve kütlesini koruyucu ve yaşlanmanın etkilerini azaltıcıdır.
- Kabızlık: Aspir çiçekleri kaynatılıp balla tatlandırılıp sıcak olarak içilir.http://www.drmavinokta.net
- Romatizma: Aspir tohumları su ve zeytin yağında,su uçana kadar kaynatılır.kalan yağla romatizmalı yerler ovulur.
- Adet kolaylaştırıcı: Aspir çiçekleri,biberiye ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
– Aspir Müsildir. Bu maksatla kullanılır. Anadolu’da bulunur, safrana benzediği için yalancı safran denilmiştir. http://www.drmavinokta.net
Anason
Anason ülkemizde İzmir, Antalya, Balıkesir, Aydın da yetişen, keskin kokusunu içindeki anethol isimli yağdan alan, kullanılan kısmı sadece tohumları olan son derece şifalı bir bitki türüdür.
Anason Yararları (Faydaları)
Anason çayının özellikle kadınlar üzerinde birçok faydaları vardır.
* Bebeğine süt veren annenin anason çayı içmesiyle süt miktarı artar.
* Küçük göğüslere sahip olan bayanların göğüslerinin 1 beden kadar büyümesine yardımcı olur.
* Eğer hazımsızlık sorunu yaşıyorsanız, gaz şişkinlikleri yaşıyorsanız içeceğiniz anason çayı bu dertlerinize çare olacaktır. http://www.drmavinokta.net
* Çok sinirli bir yapıya sahipseniz anason çayı sayesinde gayet sakin bir yapıya geçebilirsiniz.
* Kan dolaşımı bozukluğu olan kişilerde anason çayı çok faydalıdır.
* Sık sık idrara çıkmanızı sağlar aynı zamanda vücuttaki su miktarını artırır.
Anason Kullanımı
Aktardan alacağınız anasonu hafif ezerek bir su bardağı kaynamış suyun içine 1 ya da 2 çay kaşığı kadar anasonu katarak 10 dakika demleyeme bırakır ve günde 1 bardak tüketirseniz doğru bir kullanım yapmış olursunuz. Ancak bütün şifalı bitkilerin kullanımının sürekli hale getirmenin bir süre sonra fayda etmediği gibi zarar vermeye de başlayacağını bilmelisiniz.
Anason Zararları
Anasonun uzun süreli kullanımlarında kişide bedensel uyuşukluk, konsantrasyon eksikliği, sürekli uyku hali gibi şikayetler görülmeye başlanır.http://www.drmavinokta.net
Adet dönemi yaklaşan bayanların anason içmeleri son derece sakıncalıdır, zira adet günleri içersinde aşırı kan kaybı yaşamalarına sebep olabilir. Bunun yanında hamilelerin anasondan uzak durmaları gerekir çünkü hamileler için anason, düşük yapmalarına neden olabilir.
Andız Otu
Andız Otu (Kökü) (Inula helenium): 2 metreye kadar uzayabilen, geniş ve yumuşak yapraklı, çok yıllık, otsu bir bitkidir. Sulak ve rutubetli yerlerde yetişir. Çiçeklerinin başı sarı saçaklar halindedir. Tadı acı, kokusu güçlüdür. İçerisinde inulin adlı madde ve meyve şekeri bulunur.http://www.drmavinokta.net Andız Otunun Faydaları: Vücuda kuvvet verir. Göğsü yumuşatır, balgamı söker ve öksürüğü keser. Bu etkileri ile bronşit ve soğuk algınlığına iyi gelir. Nefes darlığını giderir. Başta mide ve bağırsak hastalıkları olmak üzere, sindirim sistemi hastalıklarında faydalıdır.
Ülser şikayetlerini azaltır. İdrarı ve safra salgılarını arttırır. Vücutta biriken fazla tuzu dışarı atarak vücutta aşırı su toplanmasını önler. Bağırsak solucanlarını düşürmeye yardımcı olur. İdrar yolu iltihaplarında ve adet zorluğunda faydalıdır. Gaz söktürücüdür.http://www.drmavinokta.net
Andız Otu Kökü Nasıl Kullanılır? Andız otunun kökleri doğranıp suda kaynatılarak çay yapılabilir. Mide ve solunum yolu rahatsızlıklarına karşı kullanılmasının yanında, harici olarak egzama ve uyuza karşı da kullanılmaktadır. Mutfaklarda baharat olarak da kullanılmaktadır. Fazla miktarda alınırsa kusma ve ishal yapabileceği gibi kramplara ve felce de neden olabilir.
Adaçayı
Tüylü bir bitkidir. Ülkemizde birkaç çeşit adaçayı doğal olarak yetişmektedir.
Tıbbî adaçayı (salvia offidnalis) ülkemizde yetişmemektedir. Ege ve Akdeniz kökenli olan salvia triloba cinsi Anadolu adaçayı kendiliğinden yetişmektedir. Bunun dışında yaygın olarak adaçayı diye yöresel adıyla şalba veya çalba toplanarak kullanılmaktadır.
Bizde yetişen Anadolu adaçayı daha fazla cineol maddesi ihtiva eder ve bu yüzden okaliptüs gibi kokar. Etkisi ise tıbbî adaçayı ile aynıdır.
Anadolu adaçayının yaprakları 2-5 cm arasında ovale yakın bir şekildedir.http://www.drmavinokta.net
Kullanılan bölümleri: Kurutulmuş yaprakları kullanılır.
Toplama zamanı: Çiçek açma döneminden önce haziran-temmuz aylarında, bitkinin toprağa yakın kısmından kesmek suretiyledir.
Kullanım şekli: Genelde çay olarak, sonra hazır banyo köpüğü, damla şeklinde, gargara veya şurup olarak kullanılır.
Kurutulmuş yaprakları, ağzı kapalı, ıslak ve rutubetten uzak yerlerde muhafaza edilirse 2-3 yıl etkisini kaybetmezler.
Etken maddeleri: Eter yağlarından thujon, sineol ve borneol. Anadolu Adaçayında % 60 sineol yağı mevcuttur.http://www.drmavinokta.net
Kullanım alanı: İltihap dindırici, antibakteriyel, terleme düzenleyici, kuvvet verici ve uyarıcı etkileri vardır.
Gribal enfeksiyonlarda, üşütmede, akut ve kronik mide-bağırsak rahatsızlıkları ile terlemede kullanılır.
Hanımlarda normal ve menapoz dönemi terlemelerini keser.
Adaçayındakı tanen ve uçucu yağlardan oluşan etken madde kombinasyonu onun dezenfektan ve antibakteriyel etki yapmasını sağlar. Özelliklerinden dolayı adaçayı;
1- Soğuk algınlığında
2- Çocuklarda kuvvetlendirici olarak
3- Akut ve kronik mide-bağtrsak rahatsızlıklarında
4- Fazla terleme şikayetlerinde başarıyla kullanılan kıymetli bir şifalı bitkidir.
Soğuk Algınlığına Karşı
Ağız çalkalama, gargara ve inhalasyon yolu ile soğuk algınlığının ilerlemesini durdurabilir, burun akmasını kesebilir ve balgam söktürebilırsiniz.
Gargaranın hazırlanışı: 1 kahve kaşığı dolusu adaçayı yaprakları üzerine 250 gr. kaynar su dökülür, 10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülür. Süzülen bu çay ılık hale geldikten sonra günde 3 defa 1-2 dakika süreyle ağız çalkalanır veya gargara yapılır.http://www.drmavinokta.net
Genişçe bir kapta 2 yemek kaşığı dolusu adaçayı yaprakları üzerine Vz litre kaynar su dökülür. Büyük bir havlu kap ve başımız içinde kalacak şekilde üstümüze örtülür. Ağız ve burundan derin nefesler alarak 4-5 dakika bu işleme devam edilir. Aynı şey günde 3-4 kere tekrarlanır.
Dikkat!
Bebek ve 3 yaşından küçüklere adaçayı ile inhalasyon yaptırılma.
Gargara için çay karışımında kullanılacak malzemeler:
Adaçayı yaprağı 20 gr., papatya çiçeği 20 gr.
Hazırlanışı ve kullanılması: 1 yemek kaşığı dolusu hazırlanan bu çay karışımı üzerine 250 gr. kaynar su dökülür, 10 dakika demlemeye bırakılır, sonra süzülür. Bu çay ılıtıldıktan sonra günde 2-3 defa ağız çalkalanır veya gargara yapılır.
Hazırlanışı ve kullanılması: 2 yemek kaşığı dolusu çay karışımı bir kaba konur, üzerine Vz litre kaynar su dökülür.
Büyük bir havlu ile baş ve kap örtülür. Ağız ve burundan derin nefes alarak 4-5 dakika bu işlem yapılır. Bu inhalsyonu günde 2-3 defa tekrar edebilirsiniz.
Çocuklarda Kuvvet Verici Olarak
Zayıf ve enfeksiyona kolay yakalanabilen çocuklarda taze adaçayı yaprakları ile sütlü içecek tavsiye edilir.
Hazırlanışı ve kullanılması: 1 yemek kaşığı dolusu taze veya dondurulmuş adaçayı yaprakları ince ince kıyılır. 1 yemek kaşığı hakîkî çam balı ile karıştırılır. Üzerine Vz litre sıcak süt dökülür ve iyice karıştırılır. Hazırlanan bu miktar günde iki defada içırilır. Bu işleme 3-4 hafta devam etmelidir.http://www.drmavinokta.net
Akut ve Kronik Mide-Bağırsak Rahatsızlıklarında
Bir kahve kaşığı dolusu adaçayı üzerine 250 gr. kaynar su dökülür. 10 dakika demlendikten sonra süzülür. İhtiyaç halinde bu çaydan günde 2-3 fincan içilir.
Çay karışımı için kullanılan malzemeler: Adaçayı 20 gr., melisa yaprağı 20 gr., kekik 10gr., nane 10 gr. ve papatya çiçeği 10 gr.
Hazırlanışı ve kullanılması: Bütün bu şifalı bitkiler bir mikser yardımıyla iyice karıştırılır. Hazırlanan bu karışımdan 1 kahve kaşığı dolusunun üzerine 250 gr. kaynar su dökülür, 10 dakika demlenir ve süzülür. Hazır olan bu çaydan ihtiyaca göre günde 2-3 fincan içilir.
Fazla Terlemeye Karşı
Kaynar su ile hazırlama: 3 kahve kaşığı adaçayı yaprağı üzerine 250 gr. kaynar su dökülür, 5 dakika demlenir. Süzüldükten sonra ihtiyaç halinde 1 fincan içilir.
Not: Bazı insanlarda böyle kaynar su ile adaçayı hazırlarken bulantı ve kusma görülebilir. Böyle durumlarda aşağıdaki soğuk su ile hazırlama tavsiye edilir.
Soğuk su ile hazırlama: 3 kahve kaşığı adaçayı yaprakları üzerine oda sıcaklığında 250 gr. su dökülür, arada karıştırarak 8 saat bekletilir, süzüldükten sonra içilebilecek dereceye kadar ısıtılır ve ihtiyaca göre günde 1 fincan içilir.http://www.drmavinokta.net
Adaçayı banyosunu hazırlama: 100 gr. kuru adaçayı yaprakları 2 litre su dolu kaba dökülür, yavaşça kaynatılır. Kaynadıktan sonra 10 dakika bekletilir ve süzülür. Bu arada adaçayı yapraklarının da sıkılarak suyu bu kaba alınır. Hazırlanan bu sıvı 38 derecede sıcak su ile doldurulmuş küvete boşaltılır. Bu küvete 15 dakika süre ile yatılır. Kurulandıktan sonra bir saat istirahat edilmelidir.
Alıç Yaprağı
Diğer isimleri: Beyazdiken, Ekşi Muşmula, Edran, Geviş, Yemişen,
Geyikdikeni, Kuşyemişi.
Anadolu ve Avrupa’da yaygın bir ağaççıktır. Türlerine göre boyu 3-10
metre arasındadır. Meyveleri 1-2 cm çapında, türüne göre portakal,
kırmızı, kırmızı-siyah veya koyu kırmızı renklerdedir. Meyvelerinde 1-5
adet çekirdek bulunur. Çiçekleri beyaz veya pembe renklidir.http://www.drmavinokta.net
İlaç etkili(Ecza, drog) kısmı: Alıç ağacının (Crataegus laevigata DC, C.
Monogyna JE, C. Oxyacantha ve ilaç rehberinde yer alan diğer türler)
çiçeklenme dönemi başlangıcında 7 cm.ye kadar dal uçları yaprak ve
çiçekleriyle birlikte toplanıp gölgede kurutularak kullanılır (Tek başına
çiçeği veya yaprağı etkisizdir, yaprağı ve çiçeği birlikte kullanılırsa 
etkilidir.).
Bileşiminde: Flavanoid (Flavonlar ve flavanoller) grubundan hyperosid, vitexinrhamnosid, rutin, vitexin ile procyanid oligomerleri(n=z, n=8 kateşin ve epikateşin birimleri) bulunur.
Etkisi: Kalp ve damar sistemini koruyucu ve destekleyicidir. Kalbin daha iyi beslenmesini sağlayarak kalp kaslarını güçlendirir. Kanın damarlarda daha kolay akmasını sağlar. (Positiv inotrop, positiv dromotrop, negativ
bathmotrop etki gösterir.)http://www.drmavinokta.net
Kullanıldığı yerler: Ağır bedensel kalp yetmezliği (NYHA II. Devre), yaşlılık,
kalp zayıflığı ( Daralma-sıkışma hissi ve sıcak yaz aylarında sıkıntı vb.).
Kullanılmaması gereken haller: Yok.
İstenmeyen (Yan, zararlı) etkileri: Yok.
İlaçlarla uyumsuzluğu: Yok.
Kullanım miktarı: Destek ve koruyucu olarak öğütülmüş yaprak ve çiçek
karışımı günlük kullanım miktarı 2-5 gr. Hazır ilaç hekim kontrolünde
kullanılır.http://www.drmavinokta.net
Kullanım şekli: Çayı şöyle hazırlanır: 1 çay kaşığı öğütülmüş yaprak ve çiçek
karışımı 1 fincan (150 ml) kaynar suya konur, fincanın ağzı kapatılır,
arada bir karıştırılarak 20 dakika demlenir, süzülür ve içilir. Günde 3-5
defa 1’er fincan çayı taze hazırlanarak içilir.
Kullanım süresi: En az 6 hafta süreyle kullanılır, uzun süre kullanılmasında
sakınca yoktur.
Uyarı: 6 haftadan uzun süre kullanıldığı halde kalple ilgili şikayetler devam
ediyorsa veya bacaklarda su toplanmasıyla şişme oluyorsa hekime
başvurulmalıdır. Kalp civarından kollara, karnın üst kısmına ve boyuna
yayılan ağrı varsa veya nefes yetmezliği ve solunum zorluğunda hekim
tarafından nedeni acilen belirlenmelidir.
Acı bakla
Türkiye'de özellikle Marmara ve Ege bölgelerinde yabani olarak yetişen bit bitkidir.
Diğer isimleri; Delicebakla, Termiye, Yahudi baklası, Gâvur baklasıdır.
Acıbakla ısıtıcı ve kurutucu olup hazmı zordur. Su içine normal şekilde bırakılıp biraz bekletildikten veya kaynatılıp acılığı giderildikten sonra yenilir. Gıdası iyi değildir. Acı bakla gıda olmaktan daha çok, ilaç olma özeliğine sahibidir. En iyisi taze, beyaz, büyük ve ağır olanıdır. Parlatıcı ve çözümleyici özelliğe sahibidir. http://www.drmavinokta.net
Yararları
Dıştan lapası göbek üzerine vurulursa bağırsak kurtlarını öldürür, bal ile beraber yenilirse, yine aynı etkiyi yapar. Sirke ile karıştırılarak içilmesi de böyledir.
Acı baklanın kaynatılmış suyu dahi haşereleri, böcekleri, sinek ve sivrisinekleri öldürür. Acı
baklanın suyu, dıştan sürüldüğü zaman vücuttaki sivilcelere, uyuz ve alaca hastalıklarına, çilliğe, habis yaralara karşı faydalıdır.
Acı bakla, adet kanamasını ve idrarı çoğaltır. Ağız yoluyla içildiği zaman ise cenini düşürür ve ölmüş cenini dışarı atar. Acı baklanın tozu, cildi temizler ve ciltteki darp yaralarının meydana getirdiği izleri iyileştirir. http://www.drmavinokta.net
Acı baklanın unu, arpa unu ile beraber karıştırılarak merhem yapılırsa, çıbanlara ve çıban ağrılarına karşı faydalıdır. Acı bakla bal veya sirke ile kaynatıldığı zaman, karaciğer ve dalak gözenekleri tıkanıklığını giderir. Dalak ve karaciğer sertliğine karşı da faydalıdır.
Acıbadem
Acıbadem , tıbbi alanda da kullanılabilen bitkidir İçeriğinde,Protein, Şeker ve amigdalin bulunmakta. Yüksek miktarlarda alınması zararlı olacağından, önerilen dozların aşılmaması uygun olacaktır. Serin, ışıktan uzak ve ağzı sıkıca kapalı olarak, saklanması haline defaten kullanılabilir.
İçindekiler: Yağ, Siyandirik Asit Glikozit Amygdalin %9 oranında bulunur ve zehirlidir.
Yan Etkileri: 10 adet yemek bağırsak bozukluğuna, 20 adet yemek ise zehirlenmeye neden olabilir. http://www.drmavinokta.net
Faydaları:
1) Böbrek Taşı: Acı badem az sayıda düzgün kullanılırsa böbrek taşını kırar. 
2) Saç Bakımı: Acı badem yağı, zeytinyağıyla karıştırılıp saç köklerine sürülürse saçları besler.
3) Mide ve Dahili İltihaplar: Acı badem içi, günde 2-3 adet yenilirse içerideki iltihaplara faydalı olur.
4) Basur: Acı badem sirke ile krem haline getirilip basürlü alana belli bir süre sürülürse faydalı olur.
5) Cilt Temizleme: Acı badem yağını yüze sürmek yüzü temizler. http://www.drmavinokta.net
6) Çatlak: Acı badem yağını hamile kadınlar sürekli karınlarına sürerse çatlamalar önlenir.